Otizm Spektrum Bozukluğu (ASD), sosyal iletişim ve etkileşimde kalıcı eksikliklerin yanı sıra sınırlı, tekrarlayan davranış, ilgi veya aktivite kalıplarıyla karakterize edilen nörogelişimsel bir bozukluktur. "Spektrum" terimi, OSB'li her kişinin sahip olduğu zorluklar ve güçlü yönlerdeki geniş çeşitliliği yansıtmaktadır. Bazı bireyler günlük yaşamlarında önemli düzeyde desteğe ihtiyaç duyabilirken, bazılarının işlevsellik düzeyleri daha yüksek olabilir.
Otizm Spektrum Bozukluğunun kesin nedeni belirsizliğini koruyor ancak genetik ve çevresel faktörlerin birleşiminden kaynaklandığına yaygın olarak inanılıyor. Araştırmalar, Otizm Spektrum Bozukluğu ile ilişkili çok sayıda genetik varyasyon tespit etmiştir ve doğum öncesi ve doğum sonrası erken dönemde çevresel maruziyetlerin de rol oynayabileceğini gösteren kanıtlar bulunmaktadır.
Yaygınlıktaki artışa gelince, buna katkıda bulunması muhtemel birkaç faktör vardır:
Artan Farkındalık ve Tanınma: Geçtiğimiz birkaç on yılda, sağlık uzmanları, eğitimciler ve genel halk arasında Otizm Spektrum Bozukluğuna ilişkin farkındalık ve tanınmada önemli bir artış olmuştur. Bu artan farkındalık, vakaların daha doğru teşhis edilmesine ve raporlanmasına yol açtı.
Tanı Kriterlerindeki Değişiklikler: Otizm Spektrum Bozukluğu tanı kriterleri zaman içinde gelişmiştir. Özellikle Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nda (DSM-5) "otizm spektrum bozukluğu" teriminin eklenmesiyle tanı kriterlerinin genişletilmesi, daha fazla kişinin otizm tanısı almamış olabileceği daha fazla kişiye OSB tanısı konmasına yol açmıştır. Daha önceki kriterler.
Geliştirilmiş Tarama ve Teşhis: Tarama araçları ve teşhis tekniklerindeki ilerlemeler, çocuklarda OSB'nin daha erken tanımlanmasını sağlayarak daha erken müdahale ve desteğe olanak sağlamıştır. Bu durum OSB tanısı alan çocukların sayısının artmasına katkıda bulunmuştur.
Çevresel Faktörler: Belirli kimyasallara veya kirleticilere doğum öncesi maruz kalma gibi çevresel faktörlerin OSB'nin gelişimindeki potansiyel rolüne ilişkin devam eden araştırmalar vardır. Kanıtlar hala kesin olmasa da, bazı çalışmalar belirli çevresel faktörler ile artan OSB riski arasında olası ilişkiler olduğunu öne sürüyor.
OSB'nin yaygınlığının önemli ölçüde artmasına rağmen, bozukluğun gerçek görülme sıklığının aynı ölçüde artıp artmadığının tam olarak belli olmadığını belirtmek önemlidir. Artışın büyük bir kısmı, yeni vaka sayısındaki dramatik artıştan ziyade, yukarıda belirtilen faktörlere bağlanabilir.
Kommentare